AŞK KAÇ BEDEN GİYER ÖNSÖZ
AŞK KAÇ BEDEN GİYER; genç ve modern insanın şehir yalnızlığını, gerçekçi dille, güncel konular etrafında dönerek anlatan eğlenceli bir hikâyedir. twitter/facebook/kişisel blog gibi günümüz vazgeçilmezi dijital platformlar ise, hikâyenin çok önemli diğer anlatıcı unsurlarıdır.
Hikâye; ev arkadaşı arayan Umut’un, bir dizi karışıklık ve tesadüf sonucu Nehir’le karşılaşması ve ardından gelişen eğlenceli olayları konu alır. Umut ve Nehir, günümüz toplumundaki genç kadını ve erkeği temsil etmektedir. Aşka ve hayata dair çıkmazlar yaşayan; hırsın, gücün ve maskelerin hâkim olduğu şehirde yalnızca twitter/ facebook/ kişisel blog gibi dijital ortamlarda tamamıyla “kendi” olan; her aşkta bir son ararken kendi sonuyla karşılaşan; yalnızca yalnız olduğunda değil, biri varken bile yalnız olan!..
Hikâyeye geçmeden önce kahramanlarımız Nehir(29) ve Umut’un(30) dünyalarına kısaca konuk olalım;
Nehir… Yalnız kalacak kadar güzel bir kadındı(!) ve şehirdeki birçok kadınla yazık ki aynı kaderi paylaşmıştı…
‘Böyle bir kadın asla yalnız değildir!’ diyip, yalnız olduğuna hüküm vermeyip, kimbilir kaç erkek yanından sessizce geçip gitmişti? Kimbilir kaç erkek, yalnız olduğuna ihtimal dahi vermeyip, verse de, güzelliği karşısında cesaret edemeyip uzaklaşmış, başlayacak olan başlamadan bitmişti? Elbet gitmeyenler de olmuştu, ama onlar da bir çuval inciri boca etmişti. Kendiyle barışık olduğu için özgüveni yerindeydi. Güzel ve özgüveni yerinde her kadın gibi komplekssizdi. Almadan vermeyi erdem bilmişti. Bu kez de almadan verdikçe, hep daha fazlasını istemişlerdi. Hiç kimse! Hatta kendi bile! Sonucu yazık ki değiştirememişti! Şehirdeki birçok kadın gibi; biri olsa da yalnızdı; olmasa da aynıydı!
Aynı şehirdeki erkekler de, benzer çıkmazlardaydı. Tıpkı diğer kahramanımız Umut gibi! Güya kendilerini anlayacak bir kadın ve gelen her kadında bir “son” aramışlardı. Ama doyumsuz arzuları ve vazgeçemedikleri özgürlükleri sebebiyle her son, yeni bir başlangıç olmaktan öteye geçememiş, bir bedenden diğerine sürüklenmişlerdi. Her geleni bitip dinmez ve de engellenemez erkek arzularla tüketmişlerdi. Tıpkı Umut gibi!
Nehir ve Umut… Kader bir kez daha 2 yalnızı 1 yanlışla bir araya getirmişti. Getirmişti getirmesine ama iki yanlış tek doğruyu getirir miydi? Ve acaba aşk aynı beden mi giyerdi?
Hikâye Umut(30)…
İstanbul Nişantaşı’nda ikamet eden, rahat yaşamaya alışmış, eğlenceli genç bir adamdır. Bir yapım şirketinde Kast Sorumlusu olarak çalışmaktadır. Yaşının verdiği haytalık ve mesleğinin getirisi; bir kadından diğerine koşmuş, doğal olarak uzun soluklu bir ilişkisi olamamıştır. Hayatına giren kadın nüfusu yüzünden duygusal bir dejenerasyon yaşamaktadır. Fiziken değil ama şehirdeki birçoğu gibi ruhen yalnızdır. Hayatına giren her kadında inatla bir “son” arar ama yazık ki; gerek bitip tükenmez yeni bedenler keşfetme arzusuyla, gerekse özgürlüğünün elinden alınma girişimleriyle her son, yeni bir başlangıç olmaktan öteye geçemez. Yaşadığı her ilişkide yerine getirmesi gereken sorumluluklar, başına buyruk olması sebebiyle bir süre sonra çekilmez olur ve her defasında ruhsal yalnızlığına tercihli geri dönüş yapar. Uzun zamandır kendisine bir yol çizmemiş olması yüzünden sert mizaçlı babası Kadir Bey’le sık sık ters düşmektedir.
İşinden istifa ettiği gün, tüm hayatı baştan aşağı değişir!
Sorumsuz yaşam tarzı sebebiyle gelenekçi ailesinin her daim hedefinde olan Umut, istifa ettiği gün despot babasının tüm desteğini çekmesiyle, bir anda sudan çıkmış balığa döner. İstifa ettiği için tazminat alamamıştır ve elinde ancak bir süre daha idare edecek, az miktarda parası vardır. Rahat hayatın getirisi borçlar kapıya dayanınca, yeni bir iş bulamayınca ve üstüne kimse borç vermeye yanaşmayınca, işler yoluna girene dek yanına bir ev arkadaşı almaya, en azından kira ve sabit giderlerden bu şekilde kurtulmaya karar verir. Bu amaçla internete, ev arkadaşı aradığına dair bir ilan bırakır. Fakat ilana pek ilgi gösteren olmayınca yakın arkadaşı Tarık duruma el atar. Tarık Umut’un ilan bıraktığı siteye gizlice girer ve kişisel bilgilerin bir kısmını değiştirir! Sadece ilan sahibinin adını değiştirmiştir, ama bu bile her şeye yetmiştir…
Evini paylaşacak bir kız ilanı gören yurdum erkeği, mail kutusunu doldurup taşırmıştır. Arkadaşının yaptığı küçük ama önemli değişikliğin farkında olmayan Umut, gelen yüzlerce mesajı görünce, şaşkınlıktan adeta küçük dilini yutar. Gelen mesajlardan biri dikkatini çeker. Mesaj, acil ev arayan ve kendisiyle benzer zamanları yaşayan bir kızdan gelmektedir.
Nehir(29)…
Vitrin süslemeciliği yapan, güzel, aklı başında, fazlasıyla melankolik, çıtkırıldım, yalnızlıkla ve erkeklerle başı fena halde dertte bir kızdır. Son oturduğu evin sahibi, senelik zammı fahiş yapınca mecbur evden çıkmak zorunda kalmıştır. Bütçesine uygun bir ev ararken Umut’un bıraktığı, ama Tarık’ın değiştirdiği ilanı görmüş ve mesaj atmıştır. Karşıdaki kişiyi de, kendi gibi ev arkadaşı arayan mazbut bir kız sanmaktadır.
Mesajı okuyan Umut, tabi ki onlarca erkeği bir anda silip Nehir’in mesajına geri döner. Detayları konuşmak için ilan sitesi üzerinden karşılıklı telefonlar alınır ve buluşmaya karar verilir. Nehir konuştuğu kişinin erkek olduğunun farkında değildir; Umut ise, Nehir’in kendisini kadın sandığının! Hatlar iyiden iyiye karışmıştır…
Buluşma saatinde her ikisi de kararlaştırılan kafeye gelir. Her ikisi de diğerinin gelmesini beklemektedir. Hâlbuki her ikisi de çoktan gelmiştir, fakat birbirlerinin geldiğinden haberleri yoktur. Nasıl olsun ki! Her ikisi de aynı anda telefona sarılmakta, birbirlerini aynı anda aradıkları için karşılıklı meşgule düşmektedir. Hâlbuki aralarında yalnızca bir masa vardır ve yüz yüze dönük oturmaktadırlar. Sonunda, bir süredir karşılıklı aynı hareketleri tekrarlamanın şüphesiyle gözleri birbirlerine takılır ve Umut, karşı masada oturan güzel kadının Nehir olduğunu anlar. Yanına gider. Nehir’in ürkek şaşkınlığı ve karşı konulmaz güzelliği Umut’u biraz aptallaştırmıştır. Şaşkınlık içinde bakan Nehir’e kendini tanıtır, ama Nehir hâlâ neler olduğunu anlayamamıştır, suskundur. Umut, Nehir’in neden bu denli şaşırdığını anlayamaz ve oluşan derin sessizliği dağıtmak için heyecanla, ardı sıra evden bahsetmeye başlar. Nehir’e araya girip tek kelime etme şansı bile vermez. Masada oldukça komik bir hava oluşmuştur.
Hiç tanımadığı bu şaşkoloz adam, Nehir’in gözüne yavaş yavaş çok sevimli görünmeye başlar. Nihayet Umut’un sözünü kesip, ortada bir yanlış anlama olduğunu söyleyecektir ki, cep telefonuna mesaj gelir. Mesaj, geçici olarak yanında kaldığı kız arkadaşından gelmektedir. Kız arkadaşı; sevgilisinin geleceğini, bugün için başka bir yerde kalıp kalamayacağını sormaktadır. Mesajı okuyanca Nehir’in yüzü bir anda düşer, bir süre ne yapması gerektiğini düşünür ve şapşal şapşal kendisine bakan Umut’a gerçeği söylemekten vazgeçer. Nihayetinde evi paylaşacağı kişinin kız ya da erkek olmasından öte, güvenilir olması önemlidir. Sonuç itibariyle Umut da iyi birine benzemektedir.
Emlakçısıydı, kaporasıydı derken, bu şartlar altında bütçesine bundan daha uygun, bundan daha iyi bir ev bulamayacağını çok iyi bilir. Ayrıca bir an önce yerleşik düzene de geçmelidir. Hem de bugünden, bu akşamdan! Yanlış anlaşılma olduğunu söylemekten vazgeçer ve Umut’la ev arkadaşı olmayı kabul eder. Hiç tanımadığı güzel bir kızla aynı evi paylaşmanın çok eğlenceli olacağını düşünen Umut’sa, çocuklar gibi şendir. Körün istediği bir göz, Allah vermiştir iki göz
Yalnızlığın kıyısında küçük bir tesadüf ve kaderin itelemesiyle karşılaşan Umut ve Nehir, aynı çatı altında birbirinden komik giriftlerin ortasında kalacak. Zamanla birbirlerinden hoşlanacaklar, ama ne Umut ne de Nehir, bunu itiraf etmeye cesaret edemeyecek…
Aynı çatı altında, bir oda yanındakinden bile kaçabilirsin… Peki ya kendinden, hislerinden kaçabilir misin?
Özellikle Nehir kaçmakta haksız değildir. Benzer durumdaki her kadın gibi geçerli nedenleri, korkuları, geçmiş acıların bugünkü izleri hala tazedir. Ya Umut’a âşık olursa? Ve o da diğerleri gibi her şeyin ortasında çekip giderse?
Peki ya Umut? Belki benzer değil ama alışmış bünyesi sebebiyle, onun da bu aşktan ve kendisinden kaçmasının erkeksel sebepleri vardır. Nehir’le çıkarsa, üstelik aynı çatı altında? Yazık ki bir erkek için hayat, diğer kadınlardan mahrum kalamayacak kadar kısadır.
Ama hiçbir şey asla tesadüf değildir. Tesadüf gibi görünse de! Hem aşktan, hem kendilerinden kaçmayı ne kadar başarabilecekler? Aralarında adı konmayan arkadaş sevgili durumları; zaman zaman gizli ama beceriksiz kıskançlıklara, ayrı ayrı yaşadıkları her ilişkide birbirini acemice kıskandırmalara ve birbirinden komik olaylara gebedir.
Nehir ve Umut üzerinden, kadın-erkek ilişkilerine en gerçekçi ve en çarpıcı göndermeler yapılacaktır. Nehir ve Umut, şehirdeki birçok kadını, erkeği; dahası gerçek hayatı temsil etmektedir.
Projenin en dikkat çekici kısmıysa; seyirci, Nehir ve Umut’un olaylar karşısında hissettikleri gerçek duygulara en çıplak haliyle; “kafa sesiyle” tanık olacak. Erkek ve kadın dünyasını en sansürsüz haliyle dışa vuran bu kafa sesleri hikâyemizin en özgün ve dikkat çekici unsurudur.
Aşk Kaç Beden Giyer Karakter Analizleri UMUT (30): İstanbul, Nişantaşı’nda ikamet eden, sempatik, yakışıklı ve eğlenceli genç bir adam. Şeytan tüyü olan cinsten. Ağzı iyi laf yapar, iyi giyinir. Tam bir festival! Hızlı yaşa, genç öl insanı. Teknoloji manyağı, iyi bir twitter kullanıcısı. Tam bir parti fırlaması. Benimsediği yaşam tarzı sebebiyle uzun soluklu bir ilişkisi olamamış, bir zamane ilişkisinden diğerine sürüklenip durmuş. Evinde sık sık partiler veriyor. Reklam filmleri çeken bir prodüksiyon şirketinde Kast Sorumlusu olarak çalışıyor. Saatlerle ve önemli toplantılarla arası pek iyi değil. Kuralları sevmeyen, klasik günlük akışa pek adapte olamayan türden.
Kazandığı tüm parayı eğlenceye ayırır ve bu yüzden babası Kadir Bey’den sık sık para ister, ‘bu son eşek herif!’ diyen Kadir Bey’i ne yapar eder ikna eder ve her defasında istediği parayı koparır. Dedik ya, şeytan tüyü var bu adamda. Arkasında babası Kadir Bey olduğu için rahat yaşamaya alışmış. Gerçi herhangi bir dikili ağacı olmaması ve benimsediği yaşam tarzı sebebiyle Anadolu’da yaşayan muhafazakâr babasının sıkça hışmına uğrar. Annesini seneler önce kaybetmiştir.
Yine saatlerle problem yaşadığı bir gün işinden istifa etmek zorunda kalır ve hayatı hiç beklemediği üzere baştan aşağı değişir. Küçük bir yanlışla ve ardından gelen kadınla!
NEHİR (29): Güzel, saf, temiz, kurallara harfiyen riayet eden, yalnızlıkla ve yalancı erkeklerle başı fena halde dertte bir kız. Vitrin Süslemeciliği yapıyor. İşini büyük bir aşkla yapıyor. Küçük bir evde yalnız yaşıyor. En iyi arkadaşı kendisi! İç sesiyle çok konuşur, çok tartışır. Kararları hep iç sesi verir. Ne yaman paradokstur ki, gerçek aşkı ararken âşık olacağı adamlara rastlamıştır, ama anında ardına bakmadan kaçmıştır.
Soru şudur: Aşk, ardında kalacak acılara değer mi? Bu yüzden ilişkileri beklentisiz yaşar. Gerçekten âşık olacağı tek erkek odasındaki vitrin mankeni Stefan’dır! Stefan yalansız ve çıplaktır. Sık sık Stefan’la konuşur, dokunma ihtiyacı hissettiğinde ona dokunur. Onun için Stefan, gerçek ve asil bir erkektir.
İzmir’de yalnız yaşayan bir annesi vardır. Kendi ayakları üzerinde durmayı onur meselesi olarak gördüğü için bütün sorunları kendi başına halletmeyi ilke edinmiştir. Umut gibi iyi bir twitter kullanıcısıdır. Fazlasıyla içe dönük olduğu için, sık sık dolup taşar ve içindekileri çoğu günümüz insanı gibi twitter’ına yazar. Şehirde kendi gibi yüz binlerce kadın olduğundan, hatırı sayılır bir takipçi sayısı vardır.
TARIK (27): Nam-ı diğer başıboş Tarık. Umut’un yakın arkadaşı. Şehrin kaybedenler kulübünün asil üyesi. Yakışıklı değil ama pek sempatik.
SEDA (28): Nehir’in arkadaşı. Nam-ı diğer Sarışın. Bu lakap, kendisine aklı bir karış havada olduğu için daha sonra Umut tarafından takılacaktır. İyi ve vicdanlı bir kız, ama nemfomatik bir durumu var.
KAPICI SATILMIŞ (44): Umut ve Nehir’in yaşadıkları apartmanın köylü kurnazı, meraklı kapıcısı.
KADİR BEY (64): Umut’un taşrada yaşayan, muhafazakâr ve despot babası. Eşini seneler önce kaybetmiştir. Yalnız yaşamaktadır. Ticaretle uğraşır. Titiz ve oldukça prensip sahibi bir adamdır. Umut’u kendisine benzetemediği için isyanlardadır ve bu yüzden Umut’la sık sık kavga etmektedir. Umut’un istifa ettiği gün bütün parasal desteğini geri çeker. Amacı Umut’un İstanbul’da tutunamayıp, evi kapayıp memleketi Yozgat’a dönmesidir. Ama ne et tırnaktan, ne de Umut İstanbul’dan ayrılacaktır.
ZELFİ TEYZE (61): Hanım değil, Teyze! Nehir’in can yarısı, biricik anneciği. İyiliksever, tatlı mı tatlı bir kadıncağız. Ama fazlasıyla evhamlı! Kızı Nehir’e aşırı düşkün. Nehir annesinin bu huyunu iyi bildiğinden başına gelen hiçbir sıkıntıdan annesine bahsetmez ve her şeyi kendi halletmeye çalışır. Zelfi Teyze de Kadir Bey gibi yalnız yaşar. Seneler önce eşini kaybetmiştir.
Sosyal Medya Kullanımı Kahramanlarımız Nehir ve Umut’la başrolü paylaşacak diğer oyuncu, sosyal medyadır. Peki Nasıl? Sosyal medya, özellikle twitter, modern şehir insanının kendini en iyi şekilde ve özgürce ifade edebildiği, tamamıyla “kendi” olmasına izin verdiği yegâne ortamdır. Projede kadın-erkek ilişkilerini tüm çıplaklığıyla yansıtacak olan kafa seslerinin yanında, sosyal medya fenomeni twitter, yine aynı amaca hizmet edecek ikinci çok önemli unsurdur. Nehir ve Umut’un iyi birer twitter kullanıcısı olduğu düşünülürse, bu mutlak kaçınılmaz sondur. Ayrıca projeyi daha güncel ve bizden yapacak en önemli özelliklerinden biri de; Nehir ve Umut’un twitter hesaplarının reel olmasıdır.
Şöyle ki; proje yayına girmeden “Umut Parlak” ve “Nehir Simya” adına iki adet twitter hesabı alçılacak. Dizinin yayını sırasında kahramanlarımız her twit attığında, aynı twitler açılan hesap üzerinden, aynı zaman diliminde gerçek hayatta da atılacak. Böylece kahramanlarımız Umut Parlak’ı ve Nehir Simya’yı gerçekten bu toplum içinde yaşayan, hatta belki de yanımızdan geçip giden gerçek ve sıradan insanlar yaparak, seyircinin projeyle kendini özdeşleştirme algısını yükseltmiş olacağız.
Ayrıca izleyicinin aynı hesaplara göndereceği twitler de ilerleyen bölümlerde kullanılacak. Böylece genç izleyiciyle aramızda gerçek ve samimi bir bağ kurulmuş olacak. Yani izleyici bir nevi senaryoya küçük diyaloglar yazmış olacak.
Sonuç olarak; gerçek hayatta Umut Parlak ve Nehir Simya’yı takip eden twitter kullanıcıları, aynı zamanda karakterlerimizin sıkı birer takipçisi olmalarının yanında, gerçek arkadaşları olacak.
Aşk Kaç Beden Giyer
AŞK KAÇ BEDEN GİYER ÖNSÖZ
AŞK KAÇ BEDEN GİYER; genç ve modern insanın şehir yalnızlığını, gerçekçi dille, güncel konular etrafında dönerek anlatan eğlenceli bir hikâyedir. twitter/facebook/kişisel blog gibi günümüz vazgeçilmezi dijital platformlar ise, hikâyenin çok önemli diğer anlatıcı unsurlarıdır.
Hikâye; ev arkadaşı arayan Umut’un, bir dizi karışıklık ve tesadüf sonucu Nehir’le karşılaşması ve ardından gelişen eğlenceli olayları konu alır. Umut ve Nehir, günümüz toplumundaki genç kadını ve erkeği temsil etmektedir. Aşka ve hayata dair çıkmazlar yaşayan; hırsın, gücün ve maskelerin hâkim olduğu şehirde yalnızca twitter/ facebook/ kişisel blog gibi dijital ortamlarda tamamıyla “kendi” olan; her aşkta bir son ararken kendi sonuyla karşılaşan; yalnızca yalnız olduğunda değil, biri varken bile yalnız olan!..
Hikâyeye geçmeden önce kahramanlarımız Nehir(29) ve Umut’un(30) dünyalarına kısaca konuk olalım;
Nehir… Yalnız kalacak kadar güzel bir kadındı(!) ve şehirdeki birçok kadınla yazık ki aynı kaderi paylaşmıştı…
‘Böyle bir kadın asla yalnız değildir!’ diyip, yalnız olduğuna hüküm vermeyip, kimbilir kaç erkek yanından sessizce geçip gitmişti? Kimbilir kaç erkek, yalnız olduğuna ihtimal dahi vermeyip, verse de, güzelliği karşısında cesaret edemeyip uzaklaşmış, başlayacak olan başlamadan bitmişti? Elbet gitmeyenler de olmuştu, ama onlar da bir çuval inciri boca etmişti. Kendiyle barışık olduğu için özgüveni yerindeydi. Güzel ve özgüveni yerinde her kadın gibi komplekssizdi. Almadan vermeyi erdem bilmişti. Bu kez de almadan verdikçe, hep daha fazlasını istemişlerdi. Hiç kimse! Hatta kendi bile! Sonucu yazık ki değiştirememişti! Şehirdeki birçok kadın gibi; biri olsa da yalnızdı; olmasa da aynıydı!
Aynı şehirdeki erkekler de, benzer çıkmazlardaydı. Tıpkı diğer kahramanımız Umut gibi! Güya kendilerini anlayacak bir kadın ve gelen her kadında bir “son” aramışlardı. Ama doyumsuz arzuları ve vazgeçemedikleri özgürlükleri sebebiyle her son, yeni bir başlangıç olmaktan öteye geçememiş, bir bedenden diğerine sürüklenmişlerdi. Her geleni bitip dinmez ve de engellenemez erkek arzularla tüketmişlerdi. Tıpkı Umut gibi!
Nehir ve Umut… Kader bir kez daha 2 yalnızı 1 yanlışla bir araya getirmişti. Getirmişti getirmesine ama iki yanlış tek doğruyu getirir miydi? Ve acaba aşk aynı beden mi giyerdi?
Hikâye
Umut(30)…
İstanbul Nişantaşı’nda ikamet eden, rahat yaşamaya alışmış, eğlenceli genç bir adamdır. Bir yapım şirketinde Kast Sorumlusu olarak çalışmaktadır. Yaşının verdiği haytalık ve mesleğinin getirisi; bir kadından diğerine koşmuş, doğal olarak uzun soluklu bir ilişkisi olamamıştır. Hayatına giren kadın nüfusu yüzünden duygusal bir dejenerasyon yaşamaktadır. Fiziken değil ama şehirdeki birçoğu gibi ruhen yalnızdır. Hayatına giren her kadında inatla bir “son” arar ama yazık ki; gerek bitip tükenmez yeni bedenler keşfetme arzusuyla, gerekse özgürlüğünün elinden alınma girişimleriyle her son, yeni bir başlangıç olmaktan öteye geçemez. Yaşadığı her ilişkide yerine getirmesi gereken sorumluluklar, başına buyruk olması sebebiyle bir süre sonra çekilmez olur ve her defasında ruhsal yalnızlığına tercihli geri dönüş yapar. Uzun zamandır kendisine bir yol çizmemiş olması yüzünden sert mizaçlı babası Kadir Bey’le sık sık ters düşmektedir.
İşinden istifa ettiği gün, tüm hayatı baştan aşağı değişir!
Sorumsuz yaşam tarzı sebebiyle gelenekçi ailesinin her daim hedefinde olan Umut, istifa ettiği gün despot babasının tüm desteğini çekmesiyle, bir anda sudan çıkmış balığa döner. İstifa ettiği için tazminat alamamıştır ve elinde ancak bir süre daha idare edecek, az miktarda parası vardır. Rahat hayatın getirisi borçlar kapıya dayanınca, yeni bir iş bulamayınca ve üstüne kimse borç vermeye yanaşmayınca, işler yoluna girene dek yanına bir ev arkadaşı almaya, en azından kira ve sabit giderlerden bu şekilde kurtulmaya karar verir. Bu amaçla internete, ev arkadaşı aradığına dair bir ilan bırakır. Fakat ilana pek ilgi gösteren olmayınca yakın arkadaşı Tarık duruma el atar. Tarık Umut’un ilan bıraktığı siteye gizlice girer ve kişisel bilgilerin bir kısmını değiştirir! Sadece ilan sahibinin adını değiştirmiştir, ama bu bile her şeye yetmiştir…
Evini paylaşacak bir kız ilanı gören yurdum erkeği, mail kutusunu doldurup taşırmıştır. Arkadaşının yaptığı küçük ama önemli değişikliğin farkında olmayan Umut, gelen yüzlerce mesajı görünce, şaşkınlıktan adeta küçük dilini yutar. Gelen mesajlardan biri dikkatini çeker. Mesaj, acil ev arayan ve kendisiyle benzer zamanları yaşayan bir kızdan gelmektedir.
Nehir(29)…
Vitrin süslemeciliği yapan, güzel, aklı başında, fazlasıyla melankolik, çıtkırıldım, yalnızlıkla ve erkeklerle başı fena halde dertte bir kızdır. Son oturduğu evin sahibi, senelik zammı fahiş yapınca mecbur evden çıkmak zorunda kalmıştır. Bütçesine uygun bir ev ararken Umut’un bıraktığı, ama Tarık’ın değiştirdiği ilanı görmüş ve mesaj atmıştır. Karşıdaki kişiyi de, kendi gibi ev arkadaşı arayan mazbut bir kız sanmaktadır.
Mesajı okuyan Umut, tabi ki onlarca erkeği bir anda silip Nehir’in mesajına geri döner. Detayları konuşmak için ilan sitesi üzerinden karşılıklı telefonlar alınır ve buluşmaya karar verilir. Nehir konuştuğu kişinin erkek olduğunun farkında değildir; Umut ise, Nehir’in kendisini kadın sandığının! Hatlar iyiden iyiye karışmıştır…
Buluşma saatinde her ikisi de kararlaştırılan kafeye gelir. Her ikisi de diğerinin gelmesini beklemektedir. Hâlbuki her ikisi de çoktan gelmiştir, fakat birbirlerinin geldiğinden haberleri yoktur. Nasıl olsun ki! Her ikisi de aynı anda telefona sarılmakta, birbirlerini aynı anda aradıkları için karşılıklı meşgule düşmektedir. Hâlbuki aralarında yalnızca bir masa vardır ve yüz yüze dönük oturmaktadırlar. Sonunda, bir süredir karşılıklı aynı hareketleri tekrarlamanın şüphesiyle gözleri birbirlerine takılır ve Umut, karşı masada oturan güzel kadının Nehir olduğunu anlar. Yanına gider. Nehir’in ürkek şaşkınlığı ve karşı konulmaz güzelliği Umut’u biraz aptallaştırmıştır. Şaşkınlık içinde bakan Nehir’e kendini tanıtır, ama Nehir hâlâ neler olduğunu anlayamamıştır, suskundur. Umut, Nehir’in neden bu denli şaşırdığını anlayamaz ve oluşan derin sessizliği dağıtmak için heyecanla, ardı sıra evden bahsetmeye başlar. Nehir’e araya girip tek kelime etme şansı bile vermez. Masada oldukça komik bir hava oluşmuştur.
Hiç tanımadığı bu şaşkoloz adam, Nehir’in gözüne yavaş yavaş çok sevimli görünmeye başlar. Nihayet Umut’un sözünü kesip, ortada bir yanlış anlama olduğunu söyleyecektir ki, cep telefonuna mesaj gelir. Mesaj, geçici olarak yanında kaldığı kız arkadaşından gelmektedir. Kız arkadaşı; sevgilisinin geleceğini, bugün için başka bir yerde kalıp kalamayacağını sormaktadır. Mesajı okuyanca Nehir’in yüzü bir anda düşer, bir süre ne yapması gerektiğini düşünür ve şapşal şapşal kendisine bakan Umut’a gerçeği söylemekten vazgeçer. Nihayetinde evi paylaşacağı kişinin kız ya da erkek olmasından öte, güvenilir olması önemlidir. Sonuç itibariyle Umut da iyi birine benzemektedir.
Emlakçısıydı, kaporasıydı derken, bu şartlar altında bütçesine bundan daha uygun, bundan daha iyi bir ev bulamayacağını çok iyi bilir. Ayrıca bir an önce yerleşik düzene de geçmelidir. Hem de bugünden, bu akşamdan! Yanlış anlaşılma olduğunu söylemekten vazgeçer ve Umut’la ev arkadaşı olmayı kabul eder. Hiç tanımadığı güzel bir kızla aynı evi paylaşmanın çok eğlenceli olacağını düşünen Umut’sa, çocuklar gibi şendir. Körün istediği bir göz, Allah vermiştir iki göz
Yalnızlığın kıyısında küçük bir tesadüf ve kaderin itelemesiyle karşılaşan Umut ve Nehir, aynı çatı altında birbirinden komik giriftlerin ortasında kalacak. Zamanla birbirlerinden hoşlanacaklar, ama ne Umut ne de Nehir, bunu itiraf etmeye cesaret edemeyecek…
Aynı çatı altında, bir oda yanındakinden bile kaçabilirsin… Peki ya kendinden, hislerinden kaçabilir misin?
Özellikle Nehir kaçmakta haksız değildir. Benzer durumdaki her kadın gibi geçerli nedenleri, korkuları, geçmiş acıların bugünkü izleri hala tazedir. Ya Umut’a âşık olursa? Ve o da diğerleri gibi her şeyin ortasında çekip giderse?
Peki ya Umut? Belki benzer değil ama alışmış bünyesi sebebiyle, onun da bu aşktan ve kendisinden kaçmasının erkeksel sebepleri vardır. Nehir’le çıkarsa, üstelik aynı çatı altında? Yazık ki bir erkek için hayat, diğer kadınlardan mahrum kalamayacak kadar kısadır.
Ama hiçbir şey asla tesadüf değildir. Tesadüf gibi görünse de! Hem aşktan, hem kendilerinden kaçmayı ne kadar başarabilecekler? Aralarında adı konmayan arkadaş sevgili durumları; zaman zaman gizli ama beceriksiz kıskançlıklara, ayrı ayrı yaşadıkları her ilişkide birbirini acemice kıskandırmalara ve birbirinden komik olaylara gebedir.
Nehir ve Umut üzerinden, kadın-erkek ilişkilerine en gerçekçi ve en çarpıcı göndermeler yapılacaktır. Nehir ve Umut, şehirdeki birçok kadını, erkeği; dahası gerçek hayatı temsil etmektedir.
Projenin en dikkat çekici kısmıysa; seyirci, Nehir ve Umut’un olaylar karşısında hissettikleri gerçek duygulara en çıplak haliyle; “kafa sesiyle” tanık olacak. Erkek ve kadın dünyasını en sansürsüz haliyle dışa vuran bu kafa sesleri hikâyemizin en özgün ve dikkat çekici unsurudur.
Aşk Kaç Beden Giyer
Karakter Analizleri
UMUT (30): İstanbul, Nişantaşı’nda ikamet eden, sempatik, yakışıklı ve eğlenceli genç bir adam. Şeytan tüyü olan cinsten. Ağzı iyi laf yapar, iyi giyinir. Tam bir festival! Hızlı yaşa, genç öl insanı. Teknoloji manyağı, iyi bir twitter kullanıcısı. Tam bir parti fırlaması. Benimsediği yaşam tarzı sebebiyle uzun soluklu bir ilişkisi olamamış, bir zamane ilişkisinden diğerine sürüklenip durmuş. Evinde sık sık partiler veriyor. Reklam filmleri çeken bir prodüksiyon şirketinde Kast Sorumlusu olarak çalışıyor. Saatlerle ve önemli toplantılarla arası pek iyi değil. Kuralları sevmeyen, klasik günlük akışa pek adapte olamayan türden.
Kazandığı tüm parayı eğlenceye ayırır ve bu yüzden babası Kadir Bey’den sık sık para ister, ‘bu son eşek herif!’ diyen Kadir Bey’i ne yapar eder ikna eder ve her defasında istediği parayı koparır. Dedik ya, şeytan tüyü var bu adamda. Arkasında babası Kadir Bey olduğu için rahat yaşamaya alışmış. Gerçi herhangi bir dikili ağacı olmaması ve benimsediği yaşam tarzı sebebiyle Anadolu’da yaşayan muhafazakâr babasının sıkça hışmına uğrar. Annesini seneler önce kaybetmiştir.
Yine saatlerle problem yaşadığı bir gün işinden istifa etmek zorunda kalır ve hayatı hiç beklemediği üzere baştan aşağı değişir. Küçük bir yanlışla ve ardından gelen kadınla!
NEHİR (29): Güzel, saf, temiz, kurallara harfiyen riayet eden, yalnızlıkla ve yalancı erkeklerle başı fena halde dertte bir kız. Vitrin Süslemeciliği yapıyor. İşini büyük bir aşkla yapıyor. Küçük bir evde yalnız yaşıyor. En iyi arkadaşı kendisi! İç sesiyle çok konuşur, çok tartışır. Kararları hep iç sesi verir. Ne yaman paradokstur ki, gerçek aşkı ararken âşık olacağı adamlara rastlamıştır, ama anında ardına bakmadan kaçmıştır.
Soru şudur: Aşk, ardında kalacak acılara değer mi? Bu yüzden ilişkileri beklentisiz yaşar. Gerçekten âşık olacağı tek erkek odasındaki vitrin mankeni Stefan’dır! Stefan yalansız ve çıplaktır. Sık sık Stefan’la konuşur, dokunma ihtiyacı hissettiğinde ona dokunur. Onun için Stefan, gerçek ve asil bir erkektir.
İzmir’de yalnız yaşayan bir annesi vardır. Kendi ayakları üzerinde durmayı onur meselesi olarak gördüğü için bütün sorunları kendi başına halletmeyi ilke edinmiştir. Umut gibi iyi bir twitter kullanıcısıdır. Fazlasıyla içe dönük olduğu için, sık sık dolup taşar ve içindekileri çoğu günümüz insanı gibi twitter’ına yazar. Şehirde kendi gibi yüz binlerce kadın olduğundan, hatırı sayılır bir takipçi sayısı vardır.
TARIK (27): Nam-ı diğer başıboş Tarık. Umut’un yakın arkadaşı. Şehrin kaybedenler kulübünün asil üyesi. Yakışıklı değil ama pek sempatik.
SEDA (28): Nehir’in arkadaşı. Nam-ı diğer Sarışın. Bu lakap, kendisine aklı bir karış havada olduğu için daha sonra Umut tarafından takılacaktır. İyi ve vicdanlı bir kız, ama nemfomatik bir durumu var.
KAPICI SATILMIŞ (44): Umut ve Nehir’in yaşadıkları apartmanın köylü kurnazı, meraklı kapıcısı.
KADİR BEY (64): Umut’un taşrada yaşayan, muhafazakâr ve despot babası. Eşini seneler önce kaybetmiştir. Yalnız yaşamaktadır. Ticaretle uğraşır. Titiz ve oldukça prensip sahibi bir adamdır. Umut’u kendisine benzetemediği için isyanlardadır ve bu yüzden Umut’la sık sık kavga etmektedir. Umut’un istifa ettiği gün bütün parasal desteğini geri çeker. Amacı Umut’un İstanbul’da tutunamayıp, evi kapayıp memleketi Yozgat’a dönmesidir. Ama ne et tırnaktan, ne de Umut İstanbul’dan ayrılacaktır.
ZELFİ TEYZE (61): Hanım değil, Teyze! Nehir’in can yarısı, biricik anneciği. İyiliksever, tatlı mı tatlı bir kadıncağız. Ama fazlasıyla evhamlı! Kızı Nehir’e aşırı düşkün. Nehir annesinin bu huyunu iyi bildiğinden başına gelen hiçbir sıkıntıdan annesine bahsetmez ve her şeyi kendi halletmeye çalışır. Zelfi Teyze de Kadir Bey gibi yalnız yaşar. Seneler önce eşini kaybetmiştir.
Sosyal Medya Kullanımı
Kahramanlarımız Nehir ve Umut’la başrolü paylaşacak diğer oyuncu, sosyal medyadır. Peki Nasıl?
Sosyal medya, özellikle twitter, modern şehir insanının kendini en iyi şekilde ve özgürce ifade edebildiği, tamamıyla “kendi” olmasına izin verdiği yegâne ortamdır. Projede kadın-erkek ilişkilerini tüm çıplaklığıyla yansıtacak olan kafa seslerinin yanında, sosyal medya fenomeni twitter, yine aynı amaca hizmet edecek ikinci çok önemli unsurdur. Nehir ve Umut’un iyi birer twitter kullanıcısı olduğu düşünülürse, bu mutlak kaçınılmaz sondur. Ayrıca projeyi daha güncel ve bizden yapacak en önemli özelliklerinden biri de; Nehir ve Umut’un twitter hesaplarının reel olmasıdır.
Şöyle ki; proje yayına girmeden “Umut Parlak” ve “Nehir Simya” adına iki adet twitter hesabı alçılacak. Dizinin yayını sırasında kahramanlarımız her twit attığında, aynı twitler açılan hesap üzerinden, aynı zaman diliminde gerçek hayatta da atılacak. Böylece kahramanlarımız Umut Parlak’ı ve Nehir Simya’yı gerçekten bu toplum içinde yaşayan, hatta belki de yanımızdan geçip giden gerçek ve sıradan insanlar yaparak, seyircinin projeyle kendini özdeşleştirme algısını yükseltmiş olacağız.
Ayrıca izleyicinin aynı hesaplara göndereceği twitler de ilerleyen bölümlerde kullanılacak. Böylece genç izleyiciyle aramızda gerçek ve samimi bir bağ kurulmuş olacak. Yani izleyici bir nevi senaryoya küçük diyaloglar yazmış olacak.
Sonuç olarak; gerçek hayatta Umut Parlak ve Nehir Simya’yı takip eden twitter kullanıcıları, aynı zamanda karakterlerimizin sıkı birer takipçisi olmalarının yanında, gerçek arkadaşları olacak.
NEHİR : Elçin SANGU, UMUT : Koray ERKÖK, SEDA : Gözde ÇETİNER, TARIK : Adıhan ŞENTÜRK